21 Temmuz 2011 Perşembe

toz duman

      katıp ardımda ne varsa birbirine döndüm. toz bulutuydu o an zihinler ve ben içlerinde girip kayboldum. her şey berraklaştığında ise çoktan yoktu varlığım. soru sormaya vakitleri yoktu, anlam vermek için bir iki hareket dalgalandı akıllarda ama muhatabı da yoktu bunların. haliyle kendiliğinden yorumlar döküldü, kim bilir nelerdi onlar. hem ben bilmediğim sürece kimin bildiği de umurumda değildi. toz perdesi inince gözlerden ve bihaberken kimisi gittiğimden, vardığında farkına çekti haksız kılıcını kelimelerinden ama yitik cesaretinden mütevellit arenada değil bir kenar mahallede sokağın köşesinden sadece ucunu göstererek ürkekliğinden.
      nice evvel ardımda saklananların yanındalar şimdi. dönüp bakma gafletinde bulunmuş olmanın bir pişmanlığı değil bu, aksine bir nevi yüzleşme idi.  gözü kapalı dönmüştüm yüzümü nefesine, açtığımda gözlerimi göz göze idik ve gördüğüm çizgili, buruşuk, donuk gözleri, ahlaksız ve tutucu bakışları, dökülmüş dişlerinin arasından yayılan acınası gülüşü ürkütmek bir kenara acıma duygusu bile uyandırmadı içimde. sadece alaycı bir gülümseme ile karşıladım hırıltılarındaki yaşlı saldırıyı ve tozu dumana kattım böylesine göz göze iken gözü gözü göremedi. bir toz bulutu içinde bu sarhoş savaş sona erdi.

                                
                            ve har vurup harman savurdum topladığım ganimetlerimi yalnızlığımın har ateşinde...